Günümüzde işaret sancakları ve flamalar, gemiler arası veya gemilerle sahil birimleri arasında haberleşmeyi sağlayan, her biri değişik renklerde ve şekillerde olan uluslararası iletişim kodlarıdır. Denizcilere özel bu haberleşme yönteminde farklı anlamlara sahip 40 adet bez bayrak kullanılır: Bunlardan 26 tanesi harfleri temsil eden sancaklar, 10 tanesi rakamları temsil eden flamalardır; ayrıca 3 adet tekrar ve 1 cevap flaması da bulunur. İşaret sancakları ve flamalar açık denizde net bir şekilde görülebilecek şekiller ve renklerden oluşturulmuştur, bu nedenle kırmızı, beyaz, sarı, mavi ve siyah renkler ile bunların kombinasyonları kullanılır. Göndere çekilen işaret flamaları ve sancakların adedine ve sırasına göre değişik anlamları vardır. Peki, bu sistem nasıl geliştirildi ve bugünkü şekline geldi? Şimdi dilerseniz işaret sancakları ve flamaların tarihsel serüvenine kısaca göz atalım:
Bayrakların ve flamaların haberleşmede kullanılması, geçmişi 2000 yıl öncesine dayanan eski bir uygulama… Antik Çin’de ve Roma’da ordunun farklı bölümlerini birbirinden ayırmak ve uzak mesafeden emirleri iletmek için farklı renklerde ve farklı şekillerde işaret sancakları kullanılırdı; Antik Yunanistan’da da gemi kaptanları filonun diğer gemileriyle haberleşmek için geminin direğine değişik bayraklar çekiyorlardı. Uygulamanın denizcilikte sistematik hale gelmesi ise ortaçağdan itibaren yavaş yavaş gerçekleşmiş ve sonraki yüzyıllar içerisinde kullanımı yaygınlaşmış…
Yelken çağının ilk dönemlerine kadar gemiler arasındaki haberleşme sinyalleri oldukça ilkeldi. Rönesans dönemine kadar haberleşme için askeri amaçlı pek çok bayrak tasarımı ortaya çıkmıştı ve muhtemelen gemiler arasında iletişimde de özel anlamlara gelen çeşitli bayraklar yüzyıllardır kullanılıyordu. Bunlardan en yaygın olanları XIV. yy’da Avrupa’nın 1/3’ünü yok eden veba salgını sırasında ortaya çıkan ve gemide salgın hastalık olduğunu gösteren düz sarı veya siyah renkli bayraklardı. Bu bayraklar sonraki yüzyıllarda da gemide hastalık ve ölüm olduğunu belirtmek için kullanılacaktı. Ortaçağda yaygın olarak kullanılan bir diğer işaret de eski çağlardan beri savaşlarda kullanılan kırmızı bayraktı. “Kanlı Bayrak” adı verilen bu bayrak, uyarı atışından sonra teslim olmayan düşman gemilerine saldırırken çekilirdi ve geminin kimseye aman verilmeden zorla ele geçirileceğini ifade ediyordu.
Venedik, Ceneviz, Pisa gibi ortaçağın denizci devletleri ile Templar ve Hospitalye Şövalyeleri gibi askeri tarikatlar da filoları arasında bilgi alışverişini sağlamak için anlamlarını yalnız kendilerinin bildiği özel işaret sancakları kullanmışlardı. Bu bayrak ve flamalar uluslararası bir anlam taşımaktan ziyade, yalnızca ortak bir amaca hizmet eden ve belli denizci gruplar arasında iletişimi sağlamaya yarayan işaretlerdi. Hospitalye Şövalyelerinin devamı olan Malta Şövalyeleri de böyle bir sisteme sahiplerdi; tarikatın kalyon kaptanları, aralarında haberleşmek için yeşil, sarı ve kırmızı renklerde ve değişik şekillerde, tek, çift veya üç renkli bir dizi işaret flaması kullanıyorlardı.
Bu flamalar sancak gemisinden verilen komutları filonun diğer gemilerine iletmek amacıyla kullanılırdı. Flamanın anlamı şekline, rengine ve çekildiği direğe göre değişiyordu; mesela üçgen yeşil flama, trinketa yelkeni sereni cundasına çekilirse geri çekilme (segno di ritirata), trinketa yelkeni veya grandi yelkeni sereninin üzerinde açılırsa bu yelkenlerin fora edilmesi (segno di scoprimento) anlamına geliyordu. Bazı durumlarda flamalar dumanla kombineli olarak da kullanılıyordu; üçgen yeşil flama grandi direğine tek dumanla beraber çekilirse yardım isteme (segno di domandare aiuto), iki dumanla birlikte çekilirse de tanıma/onaylama (segno di riconosci) anlamına geliyordu. Sarı, kırmızı ve yeşil renkli kare bayraklar ise elde kullanılıyordu, örneğin pruvadan kaldırılan sarı bayrak ateş komutuydu (segno di fare il tiro), yeşil bayrak pruvada kaldırıldığında ise karaya çıkma (segno di fare il terrano) anlamına geliyordu.
Modern anlamda bayrakla işaretleşme yöntemleri XVII. yy’ın ortalarında ortaya çıkmaya başlar. Aslında işaret sancakları ilk başlarda, çoğunlukla güvertede görüşme talebi gibi basit gündelik mesajları iletmek için düşünülmüştür; daha sonraları amiraller bu sistemi manevra taktiklerini iletmek için kullanmaya başlarlar. 1653 yılında Britanya Kraliyet Donanması, İngiliz amirallerin çeşitli emirleri gemilerinin değişik yerlerine çekilen bayraklarla bildirebilmeleri için kılavuzlar yayınlar ve sonraki yüzyıllarda işaret sistemleri gelişerek yaygınlaşır ve standart hale gelir.
1691 yılında basılan “Royal Navy’s Permanent Fighting Instructions” (Kraliyet Donanmasının Daimi Muharebe Talimatnamesi) isimli kitapçık, sancak gemisinin 9 ayrı yerinden gösterilebilen 11 işaret bayrağının değişik kombinasyonlarından oluşan 45 sabit komut içeriyordu. Örneğin, pruva direğinin patrisasına çekilen kırmızı bayrak, kırmızı takımın koramiraline verilen “tramola edin ve düşmana karşı rüzgar üstünlüğü sağlamaya çalışın” emriydi; aynı bayrak mizana gabya çubuğunda göndere çekildiğinde bu sefer aynı emrin muhatabı grubun tümamirali oluyordu.
Denizcilik tarihinin en eski standart kod sistemlerinden biri ise 1738 yılında Fransız deniz subayı Bertrand-François Mahé de La Bourdonnais tarafından geliştirildi. Bourdonnais’in sistemi basitçe 0’dan 9’a kadar numaraları temsil eden 10 adet renkli bayraktan oluşuyordu. Üçlü setler halinde kullanılan bu bayraklarla binlerce kod oluşturmak mümkündü, ancak Fransız donanması Bourdonnais’in sistemini hiçbir zaman kullanmadı.
1763’te Fransız Bahriye Akademisini kurucusu Sebastian Francisco de Bigot, “Tactique Navale ou Traite des Evolutions et des Signaux” (Deniz Taktikleri ya da Manevra ve Sinyaller Üzerine İnceleme) isimli kitabında Bourdonnais’in nümerik işaret sancaklarını temel alan yeni bir sistem meydana getirdi. Bu sistemde önceden kararlaştırılan 336 farklı emir veya sinyalden oluşan bir kod sistemi kullanılıyordu ve iletişim protokolüne mesajın iletilmek üzere olduğunu göstermek üzere fazladan bir hazırlık flamasının çekilmesi de eklenmişti. Bigot, ayrıca mesajın doğru olarak iletildiğinden emin olmak için önlem olarak alınan her işaret kodunun tekrarlanmasını öneriyordu.
Yaygın kullanıma sahip ilk standart bayrak işaret sistemi ise 1790 yılında amiral Lord Richard Howe tarafından uygulamaya kondu. Howe’un sistemi nümerik sayı flamalarının yanı sıra 6 adet de kontrol flamasından oluşuyordu. Sistemin kod listesinde ise başlangıçta 260 sinyal vardı ve bu sayı 1799 yılında 340’a çıkarılacaktı.
İşaret bayrakları düzenli olarak güncellenen gizli askeri kod listeleriyle kombineli olarak kullanılıyordu ve bayrakların kombinasyonlarıyla çok sayıda komut ve sözcük oluşturulmuştu. Bu kodlarla gemiden karaya ya da gemiden gemiye gizli haberleşme sağlanırdı. Listeler düşmanların eline geçmemesi için kurşunla ağırlaştırılıyordu, böylece geminin batması veya mürettebatın esir düşmesi durumunda denize atılabiliyorlardı.
1800 yılında Amiral Sir Home Popham, Amiral Howe’un sinyallerini geliştirerek “Telegraphic Signals of Marine Vocabulary ” (Denizcilik Terimlerinin Telegrafik İşaretleri) adıyla ortaya koydu. Popham’ın sistemi, 10 adet nümerik bayraktan ve buna ek olarak mesajın başı ve sonunu belirten 2 flamayla 1 adet tekrar flamasından oluşuyordu. Nümerik flamalar temsil ettikleri sayısal değere göre alfabenin harflerine karşılık olarak da kullanılabiliyordu, böylece sözlükte belirtilmeyen kelimeleri de harf harf yazmak mümkündü. Popham’ın devamlı güncellenen kod listesi 6000’den fazla kelime ve kelime grupları içeren nümerik bayrak kombinasyonları içeriyordu. Her bayrak kombinasyonu sırasına göre mizana direğine çekiliyor ve yukarıdan aşağı okunuyordu. Bu sistem Ekim 1805’te Trafalgar savaşında dünya çapında bir üne kavuşacaktı.
Amiral Horatio Nelson, Trafalgar Savaşından hemen önce filosuna gönderdiği ünlü mesajında Popham’ın kod sistemini kullanmıştı ve İngiltere’nin her adamın görevini yapmasını beklediğini söylüyordu. Aslında Nelson bekliyor/expect yerine güveniyor/confide demek istemişti ancak bu söz Popham’ın listesinde bulunmuyordu. Nelson’un mesajının son kelimesi duty/görev ise harf harf yazılmıştı. Burada U harfi yerine 20 değil 21 sayısı verilmişti, çünkü XIX. yy’da İngiliz alfabesinde “U” harfi “V” harfinden sonra geliyordu.
Savaşın en şiddetli anlarında Amiral Hyde Parker’ın 39 numaralı geri çekilme kodunu fark eden Nelson, dürbünü gözüne götürüp “Ben işaret falan görmüyorum!” diyerek aldığı emirin tekrarını engelleyecek, dakikalar sonra da son mesajını gönderip hemen ardından ölümcül şekilde yaralanacaktı. Filosuna ilettiği son emri “Düşmanla yakın çarpışmaya girin” (Engage the enemy more closely) anlamına gelen 16 numaralı koddu ve bu emir sayesinde İngiliz Donanması Fransızları Trafalgar’da bozguna uğrattı.
1817’de Kraliyet Deniz Kuvvetlerinde görevli yüzbaşı Frederick Marryat “Code of Signals for the Merchant Service” (Ticari Hizmetler İçin İşaret Kodları) İsimli bir kitap yayınladı. Marryat, ticari gemiler için askeri işaretlerden farklı bir bayrak sistemi geliştirmişti, ancak sistemi askeri gemiler tarafından da benimsenerek kullanılmaya başlandı. Bu kod daha sonraları bazı küçük değişikliklerle modern işaret sancaklarının temeli haline gelecekti.
XIX. yy’da çok sayıda farklı işaret sistemi kullanılmaktaydı, deniz haberleşmeleri kullanımdaki farklı kodlar yüzünden açmaza giriyordu. Yüzyıl başlarında değişik konumlarda elde tutulan bayraklarla kısa mesafelerden mesaj yollama sistemi de geliştirilmişti. Semafor adı verilen bu sistemde, bayrakların şeklinden çok konumları önemliydi. Kısa sürede önemli bir istihbarat aracı haline gelen semafor sistemi, 1880’lere kadar İngiltere, İsveç, Prusya ve Japonya gibi ülkeler tarafından kıyı savunma sistemi olarak kullanıldı.
Çok geçmeden uluslararası standart bir sistemin geliştirilmesi gerektiği açıkça görüldü. 1855 yılında bugünkü işaret flamalarının öncüsü, “Ticari Denizcilik Kodu” (Commercial Maritime Code) adıyla bilinen sistem, Britanya Ticaret Bakanlığı tarafından kanun tasarısı haline getirildi ve 1857 yılında iki levha halinde yayınlandı. Birinci levha uluslararası, ikinci levha ise Britanya karasularında kullanılacak işaret sancaklarını ve flamaları gösteriyordu. Bu yeni sistemde Marryat’ın sistemi bazı revizyonlarla aynen benimsenmişti; sistem 18 işaret bayrağından oluşuyordu ve bu bayrakların kombinasyonlarıyla 70,000’den fazla mesaj gönderilebiliyordu. Gizli denizcilik kodlarının aksine bu kod ezberlenmek üzere geliştirilmişti ve güncellenen kod listelerine ihtiyaç duyulmuyordu. Yeni sistem dönemin tüm denizci ulusları tarafından benimsenecek ve ufak farklılıklarla kullanılmaya başlanacaktı.
Yıllar içerisinde Ticari Denizcilik Kodunun, tüm uluslarca benimsenecek standart bir uluslararası kod sistemine dönüştürülmesi fikri gündeme geldi. Bu amaçla 1887’de Britanya Ticaret Bakanlığınca oluşturulan bir komite çalışmaya başlayacak, öneriler ve ihtiyaçlar doğrultusunda sistem revize edilerek geliştirilecekti. Komitenin öne sürdüğü teklifler 1889’da Washington’da toplanan uluslararası konferansta dönemin başlıca deniz güçlerince tartışıldı ve yapılan pek çok değişikliğin ardından nihayet 1897 yılında tamamlanarak “Uluslararası İşaret Kodu” (International Code of Signals – ICS) adıyla yayınlandı.
Ancak sistemde hala eksiklikler vardı: kodlar telefon ve radyo sinyalleriyle aktarıldığında karışıklığa ve yanlış anlaşılmalara neden oluyordu. Bu nedenle I. Dünya Savaşında sistemden beklenen başarı sağlanamamış ve kodlar etkisiz kalmıştı, bu sorun ancak 1930 yılında yapılan değişikliklerle çözülecekti. Bu tarihten sonra yıllar içerisinde ortaya çıkan birtakım ihtiyaçlar doğrultusunda sistemin revize edilmesine ve güncellenmesine devam edilecek; Uluslararası İşaret Kodları nihayet 1969 yılında bugünkü şeklini alacaktı.
Sabri Çağrı Sezgin
Kazandırdığınız bilgiler için teşekkürlerimi sunuyorum. Başarı ve sağlık diliyorum.
Çok teşekkür ederim Bülent Bey, saygılarımla…
askeri flamalar hakkında ayrıntılı bilgi edine bilrmiyim
Merhaba Ali Bey, askeri flamaları bu çalışma kapsamına almadık. NATO ülkeleri tarafından kullanılan ve donanmamız tarafından da benimsenen işaret flamalarının askeri amaçlar için kullanımı ile ilgili MULTINATIONAL MARITIME TACTICAL SIGNAL AND MANEUVERING BOOK isimli kitapta daha detaylı bilgiler bulabilirsiniz.
merhaba bir konuda yardımcı olabilirmisiniz
eğer yardımcı olabileceğim bir konuysa memnuniyetle. mail adresime mesaj atabilirsiniz.
Merhaba Sezgin bey ben deniz seyir assubayıyım araştırmanızı çok beğendim teşekkür ederim çalışmanızı kopyalayamıyorum e mail adresime gönderebilirmisiniz iyi günler …—…
Flama sancak tarihi hakkında araştırma yapıyordum, verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.